Bugün kitap teslim etme günümdü ve kütüphaneye gittim. Öğle molasını şehrin en büyük halk kütüphanesinin içinde dolanıp sallanarak, uzun uzun rafları kurcalayarak geçirdim. Kütüphane, 1785 yılında Carl Deichman adlı Norveçli sanayici ve kitap koleksiyoncusunun vasiyeti üzerine kurulmuş ve Oslo şehrine bağışlanmış, hatta biz tam yeni taşındığımız dönem Bjorvika`daki ana merkezi yenilendi, yeniden açılışı oldu. Oslo`da şehrin farklı bölgelerine dağılmış halde 20 den fazla halk kütüphanesi olduğunu okumuştum, hepsi Oslo Deichman Kütüphanesi ağı altında faaliyet gösteriyor ve en büyüğü ve merkezi olan da bahsettiğim Deichman Bjørvika kütüphanesidir. Koskocaman içinden çıkmadan günlerce yaşayabileceğiniz bir yer. Bence minik ve eski kütüphanelerin de ruhu bambaşka oluyor, keşke kütüphanede çalışsam.
Ben küçükken bizim sitenin çok yakınlarında minicik bir kütüphane vardı, hatta ismini bile hatırlıyorum: Zübeyde Hanım Kütüphanesi ve Gündüz Çocuk Bakım Evi. (kreş ne alaka bilmiyorum, ama aynı binadaydı ve kapıda yazan da buydu.) Hatta Ilkbahar Sokaktaydı, ve tam karşısında koskocaman bir kiraz bahçesi vardı, sokağın şimdiki hali ise içler acısı site yıkıldı bol bol kentsel dönüşüm ve daha çok beton. Neyse bu kütüphaneden sitedeki kankalarımla kitap aldığımız günleri, hatta binanın içini bile çok net hatırlıyorum. Sonra Anadolu Lisesi hazırlık döneminde de, Kütüphane test çözülen bir yer haline geldi, bu sefer kankalarımla öğle molasında vs. kütüphaneye gidip test çözerdik (sağlam inektim, bildiğiniz gibi değil), neyse ki hikaye mutlu bitti ve hepimiz aynı Anadolu Lisesini kazandık. Kısaca kütüphane severim, hem de çok, kariyer hedefim de kütüphane görevlisi olmak:dd