Haftaya sağanak yağmurla başladık, işe neredeyse yüzerek geldiğim günün öğlen molası saatinde güneş cayır cayırdı :)) Sonra biraz daha yağmur çiseledi, ve yeniden güneş. Böyle de bir ortaya karışık hava durumu. 

Bir süredir her gün 3-5 sayfa okuduğum ve bugün biten bir kitap var: Charles Bukowski- On Cats. Bence çok garip ve sevimli bir kitap, Bukowski kedilere olan sevgisini, hayranlığını ifade ediyor her sayfada farklı minik hikayeler, denemeler, notlar, fotoğraflar, mektuplar hatta şiirlerden derlemeler var. Bence arada bir okumak ve kafa rahatlatmak- dinlendirmek için harika bir minik kitaptı. Kediler, Bukowski için bir metafor, hayatının her döneminde farklı kedilerle yaşamış; insanların gündelik hırslarından, toplumsal çıkarlarından, ikiyüzlülüğünden, beklentilerinden bıkmış bir insan olarak kedileri çok daha derin bir anlam arayışının sembolü olarak görmüş hep. Kitap dümdüz bir kedi sevgisi ya da hayvan sevgisi kitabı değil, he öyle de olsa bayıla bayıla okurdum orası ayrı ama daha çok Bukowski`nin dünyaya kendi penceresinden bakışını, toplumdan kendini soyutlamasını hatta belki de biraz yalnızlığını anlatıyor. 

2016 senesinde Beşiktaş`ta kız kardeşim ile yaşıyorduk, 3. kız ev arkadaşımızın bir kedi birey olmasına karar vermiştik ve bu karar açık ara hayatımın en iyi, en doğru 5-6 kararından biridir. Leyla`nın hayatımıza girmesine zibilyonlarca kez şükretsem az kalır. 8. yaşını tam da bu ay doldurdu, ve annemin evinde kraliçelik dönemini yaşıyor şu an (bir kaç senelik öğrenci evi döneminden sonra). Çok mutlu, sağlıklı ve uzun bir ömrū olması hayattaki en sabit dileklerimden, dualarımdandır; 30 senedir hayatıma girip çıkan yüzlerce insan Leyla´nin ve Patisunun birer adet tüyünden bile değerli değildi.

Sonracığıma Patisu hayatımıza girdi, en beklenmedik anda, ve tam olarak zıplayarak. Bambaşka bir tip, bambaşka bir zibidi. Tüm hastalık sürecine rağmen (burayı detaylandırmak ve hatırlamak katiyen istemiyorum) kudurukluğu bir saniye bile elden bırakmadı. Tanıdığım en hayata tutunan, en inatçı, kimseye eyvallahı olmayan, hiçbir şeyden ve hiç kimseden korkmayan kuduruk Patisu bebeğim de artık 6 yaşında. Bence, dünyanın en mükemmel en özel iki kedisinden biri <3 Tüm kediler tamamen ayrı bir karakter gerçi. Belki çok büyük bir beyan olacak bu ve böyle büyük lafları da hiç sevmem normalde ama kedisiz- köpeksiz ev boş ev gibi geliyor bana artık, öyle bir evde yaşadığımı düşünmek bile istemiyorum. Önce onlarla yaşamaya birlikte yaşamaya karar verip sonra sıkılıp, yorulup, alerjisi tutup bla bla sebeplerden onları terkeden ya da daha onlara kötüsü zarar vermeyi aklından bile geçiren herkese çok kötü dileklerimi yolluyorum ve gerilim yükseldiği için yazıyı burada sonlandırıyorum.

Sevgiler, iyi haftalar.

Bunlar da hoşunuza gidebilir:

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir