Selam,
Artık, ister istemez, hayatının yetişkinlik dönemine giriş yapmış biriyim. 27 senelik bu yaşanmışlığın hiçbir döneminde bir şeye/şeylere deli merakım olmadı. Ailem de elinden geleni yaptı ben küçükken. Gitar kursuna da gittim, yüzme kursuna da hatta ilkokuldayken satranç turnuvalarına katıldığımı bile hatırlıyorum, lisedeyken de sahneye çıkıp dans etmiştim 😀
Herhangi bir spor ya da sanat alanında, içimden deli tutkular fışkırtamasan da her zaman içimden gelenleri izlemede kararlı bir çizgi tutturmayı başardım. Kendime hiç haksızlık edemeyeceğim 🙂 . Kitap seçme ve okuma konusunda da gayet iyi bir noktada olduğumu düşünüyorum. Ayrıca çok da iyi ders çalışırım… Tam görev insanıyım, bana görevi tanımla gözün kapalı bekle, olmuş bil 😎
Sözlerinin bölünmeyeceğini bilerek herhangi bir şeyi anlatmak, değecek ya da değmeyecek şeylerin kaydını tutmak, hatta bazen kafanda pır pır uçuşanları somutlaştırabilmek için en iyi yöntem yazmak bence. Ayrıca, bu konuda bilim de son derece katılıyor bana. Dedemi kaybettiğimiz dönem hayatımın açık ara en kötü zamanlarıydı. Annem beni arabasına tıktığı gibi psikoloğa götürmüştü. Psikolog Bey aşırı tontondu, iki koca sene doldu taştı ama söylediği bazı cümleler hala aklımda. Bir keresinde dinleyip dinleyip demişti ki ” Sen YAZ kızım, YAZ evladım, hepsini YAZ çocuğum!”😁😁😁
Bazen dümdüz bir olayı anlatmak, bazen unutmamak, bazen paylaşmak, bazen de sadece kendi kendine takılmak için yazmak benim hoşuma gidiyor ve gerçekten de içimden geliyor. Bundan sonra da “içimden geldiği” gibi gideceğim. Okumaya değer bulup okuyanların gözlerine, kirpiklerine sağlık.
Sevgiler
Yaşam