7 yaşımdan beri romanların yeri kalbimde çok ayrıdır ve , iyi bir romanın yerini dünya üzerinde hiçbir şeyin tutamayacağına inanıyorum. Geçmişten geleceğe, dünyanın farklı noktalarındaki kapılardan içeri girmek, tamamen başka bakış açılarıyla dünyaya bakmak… Bazılarının bir yerlerden tanıdık gelmesi… Bazen aynı yerden aynı şeye bakıp çok çok farklı şeyler görebilmek… Tüm bunlar beni çok küçüklüğümden beni inanılmaz heyecanlandırıyor. Bu 515 sayfalık ve 938458473853 karakterli kitabı okurken bir saniye bile sıkılmadım, okuduğum en akıcı kitaplardan biri olduğunu söyleyebilirim.

    Ayrıca, “Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi” bence mükemmel ötesi bir başlık olmuş, ve kitap ilk defa okuduğum yazar Ayfer Tunç’a şimdiden muazzam bir hayranlık beslememe sebep oldu. Kitapta çok çok çok fazla karakter var, ama bir saniye bile karakterler ve olaylar arasında kaybolmadım, geçişlerde dikkatimi toplamakta zorlanmadım (geçiş demişken, kitap hiçbir bölüme ayrılmamış, 1. sayfadan başlayıp hiç duraksamadan anlatıyor ve 515. sayfada bitiyor.) 

    Ayfer Hanım’ın hayal gücüne ve anlatım yeteneğine hayran kaldım. Zibilyon tane karakter ve olayın içinde sürüklenip gittim, okuduğum anlarda kendi dünyamdan tamamen koptum. O kadar dalıp gittim ki hastaneyi- genel mimarisini ve koridorlarını, hemşireleri, geçmişten geleceğe neredeyse tüm karakterleri kafamda canlandırdığım şekillerde defalarca rüyamda bile gördüm:) 

    Aradan aylar, yıllar geçse de detaylar hafızamdan silinse de okurken ağzımın kenarına yerleştirilen tebessümü ve içimde bıraktığı hissi hiç unutmayacağım bir romandı Teşekkürler Ayfer Tunç, eline sağlık <3 



Bunlar da hoşunuza gidebilir:

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir