Körburun, olayların geçtiği hayali adanın ismi, biri sabah biri akşam olmak üzere adaya sadece 2 tanecik vapur seferi var, ve Büyükada’dan bir sonraki durak ama hiç de diğer Prens Adaları kadar popüler değil. 1960-90 yılları arasında Türkiye’deki sosyal, siyasal, toplumsal gelişmelerin tüm karakterlerin hayatına etkisi ve hayatlarının kesişmeleri gerçekten ilmek ilmek işlenmiş.(ilmek ilmek ikilemesini hayatımda ilk kez kullanıyorum sanırım:)
Kitap 588 sayfa ama bir 588 sayfa daha olsa oturur okurdum. Birbirinden farklı hayalleri, hayattan beklentileri olan en az 30-40 tane karakter var ama hepsi o kadar gerçek ki o kadar iyi anlatılmış ki sokakta görsem hepsini tanırmışım gibi , hepsi gerçekten yaşamış gibi, sokaklarda aramızda dolanıyor gibi. Karakterler arasındaki geçişler çok az insanın sahip olabileceği sabırlı bir yaratıcılıkla yapılandırılmış; karakterlerin çok fazla olması ya da tarihler arasındaki geçişler okurken hiç ama hiç yormuyor. bu kadar çok karakter olan ve farklı tarihlerden farklı karakterleri anlatan ve birleştiren bir kitap okumamıştım sanırım. Uzun süre etkisinde kalacağım. Adettendir yazalım, en sevdiğim karakter Neriman Abla oldu benim.
6-7 Eylül Olayları ve sonraki etkileri de en çok etkilendiğim bölümler oldu, nefessiz okudum. Para hırsının, faşistliğin, ve her dönem insanların nasıl da kolay galeyana getirilebildiğinin bu kadar yalın ve gerçek anlatılabilmesine inanamadım.
Attila İlhan Edebiyat Ödülünü almış kitap, helali hoş olsun diyorum. Yazarın (Hikmet Hükümenoğlu) ismini ilk kez duydum, kitabı da bir arkadaşımın önerisi ile satın aldım ama kesinlikle yazarın okuduğum son kitabı olmayacak.
Kitap bitince aklıma şu geldi, umuyorum ki kıytırık bir dizi yapmazlar, yaparlarsa da izlemem zaten ama sağda solda görmek de hoşuma gitmez. Kitabı okurken gerçek dünyadan soyutlanıp yazarın kurguladığı dünyanın içinde tamamen kendi zihnimde yarattığım görüntülerle harika, etkileyici vakit geçirdim. Başkasının hayalgücüyle yeniden kurgulanmış, ve tabii ki toplumun etik, ahlak kurallarına uygun şekilde, uygun görülen oyuncularla, suya sabuna dokunmadan reyting kaygısı ile dizi haline getirilmiş halini izlemek hatta görmek hiç istemiyorum…