Son bir haftadır gördüğüm rüyalar, gerçekten de kişisel anksiyete serüvenimin çok ama çok ötesindeydi… 

Geçen gece rüyamda, bir etkinlikte eski yöneticimin çocuğuna bakmak zorunda kalıyordum ve şımarık çocuğu kaybediyordum. Emre çocuğu ararken, aklımdan geçenler tamamen bencilceydi, X Bey’in bana artık asla referans vermeyeceği, olay polise gittiğinde kendimi nasıl savunacağım, aslında sorumluluğun aslında bende olmadığı falandı. Çok garip bir şekilde, 1 gram bile suçlu hissetmiyordum:(

Bir sonraki gece yaşadığım yere aniden şeriat geldiği açıklanıyordu. Evimize yetkililer gelip İslam hukukunda çok eşliliğin mübah olmasına dair bir bildirge okuduktan sonra beni bir arabaya bindirip ‘yeni evime’ götürüyorlardı:'( Bindirdikleri araba, ‘The Handmaids’ Tale’ dizisindeki kırmızı perdeli arabaların aynısındandı. Dışarıyı ve arabayı kimin sürdüğünü göremiyordum, kapıyı açmaya çalıştım, ama kilitliydi. Rüya bu ya, bir şekilde kaçmıştım. Ve koştuğum sokaklar ve ortam birden bire The Handmaid’s Tale dizi setinden, Kalifat dizi setine dönüşmüştü. Her şey inanılmaz gerçekti. Günlerce nefesimi tutup havuzun dibinde saklandım ve beni bulamadılar…

Dün geceki rüyamda ise Madrid NATO Zirvesi’ndeyim. Aman Allahım o da ne?! yanlışlıkla ayağımda panduflarla gelmişim toplantıya, çekmecelerde yedek ayakkabı arıyorum; ama çekmecelerde sadece LGBT bayrakları var, Onur Ayı’ymış meğersem. Gerçekten rezil oldum, utanıyorum kıyafetimden, gitsem mi diye düşünüyorum, çözüm bulamıyorum, kalbim hıphızlı atıyor, biri görmeden aksiyon almalıyım. Derken bir anda ilkokul öğretmenim Yıldız Öğretmen ve Dilara beliriyor; canım bebeklik arkadaşım Dilara bana kalem kutusu ve su getirmiş, sınava 10 dk var ve sınav uzun sürecek, kesin çişin gelir hemen tuvalete gidersen sınava yetişirsin gibi bir şeyler diyor. Tuvalete koştuğum yer büyükelçilik binasının minik koridoru ama koş koş bitmiyor koridor, tuvalet ücretli mi acaba diye düşünüyorum koşarken… 

Patisu’nun kumunu haşır huşur eşeleme sesine uyanıyorum saat 06.30, oo daha 1.5 saat uyuyabilirim en az, seviniyorum. Hava yağmurlu, ama sıcak günlerden Salı, bugün stres yapacak ne işim var acaba diye düşünerek uykuya dalıyorum yeniden yavaş yavaş.

(Bir süredir, akşamları The Handmaid’s Tale izliyoruz, Kalifat da çok etkilendiğim mini dizilerden biriydi. Geçen haftasonu, Pride yürüyüşünün sabahı, Oslo’da bir gay barına terör saldırısı oldu, canavarın biri 2 tane insanı öldürüp bir çoğunu yaraladı. Bu korkunç olay üzerine Emre’yle epey konuştuk ve okuduk. Uyumadan önce NATO ile ilgili bir haber okumuştum. Geçen gün Haziran ayında üşüyüp panduf giydim ya öeeh diye bir cümle kurmuştum. Geçen hafta sonu annem eski ilkokul öğretmenimin de içinde bulunduğu arkadaş grubuyla görüştü ve instagrama bir foto ışınladı. Dilara çok sevdiğim, her koşulda yanımda olan ve bana hep güven veren, hep iyi hep sıcak hissettiren canımın içi bir çocukluk arkadaşım, kendisini sık sık rüyamda görürürüm zaten. Hayatımda büyüklü küçüklü zibilyon tane sınava girdim ve istisnasız hepsini de stres yapmışımdır. Yöneticimin çocuğu olayını analiz edemedim sadece.)





Bunlar da hoşunuza gidebilir:

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir