Avustralyalı yazar Trent Dalton’ın aynı adlı romanından uyarlanan Netflix dizisine başlamadan önce konusu hakkında bir fikrim olmadığından isminden dolayı diziyi pek sevmeyeceğimi düşünmüştüm, fakat dizi gerçekten iyi, oyunculuklar iyi, detaylar kalp ısıtıcı ve yüz kası gevşetici.
Minik Eli Bell kalbimi sıcacık yaptı, zaten Ragnar’ı (Travis Fimmel) görünce de Emre’yle aynı anda bi heyecanlandık. Olaylar sanırım 80’ler sonu ya da 90’lar civarında geçiyor ve biraz problemli (ne biraz mı?!) bir ailesi olan Eli’nin çocukluğunun ve gençliğinin geçtiği uyuşturucu bağımlılığı ve suçla çevrili ortamda kendi yolunu bulma hikayesini sıcacık bir yerden izliyoruz. Eli’nin ağabeyi ile olan ilişkisi, annesiyle olan bağı bence gerçekten derin işlenmiş, diziye fırt diye izlenip geçilecek bir Netflix dizisi muamelesi yapılması kalbimi kırar. Tek sezonluk bir dizi ve kesinlikle tavsiye ederim, kitabı da okumak çok isterim, bu yazıyı tamamladıktan sonra kütüphanede var mı diye bakacağım, varsa okuduktan sonra burayı da güncellerim. Mutlu Haziranlar, sevgiler <3