Yaşadığım coğrafyada daha önce yolu Almanya`ya düşmemiş çok az insan varmış gibi gelir bana hep. 2023 senesinin Nisan ayına kadar bizzat onlardan biriydim. Senenin ikinci seyahati olarak, hayata aynı açılardan bakmakta olduğumuz ve bir elin parmaklarını geçmeyen ”en yakın arkadaşlar” ekibimizde olan, tatlılar tatlısı Hamburglu çiftimize bir iade-i ziyaret gezisi gerçekleştirdik ve böylece Almanya`da gördüğüm ilk şehir Hamburg oldu, çok da güzel oldu.

Bu seyahat aslında, 4-5 aydir
görüşemedigimiz ve vakit geçirmeyi özlediğimiz dostlarımıza bir ziyaret olarak planlanmıştı. Fakat 2-3 günlük süper bir Hamburg gezisi de oldu. Şehir hakkında normalde yaptığımız araştırmanın %10 unu bile yapmadan en görülmesi gereken yerlere en kolay ve hızlı şekilde ulaşıp, en güzel yemekleri-biraları tüketip, sadece şehrin en ünlü rehberinden dinleyebileceğiniz hikayeleri ve bilgileri aldık👊 Bonus olarak da arkadaşlarımızla keyifli vakit geçirdik, eski İstanbul g
ünlerimizdeki gibi..

Şimdi güzel Hamburgumuz hakkında birkaç not düşeceğim ki fani hafızamdan silinip gitmesin, kalıcı olsun☺

Öncelikle Fishbrötchen sektörü bence harika, 3 öğün tüketebilirim. İkinci olarak, kişisel tarihimde liman şehirlerinin atmosferinden hep etkilendiğimi düşünürdüm ki bu da fosforlu kalemlerle çizip onayladıgım bir özelliğim oldu.

Old Town bölgesinin  en iddialı yapısı Rathaus,  1897’de açılmış olan bu bina önündeki meydana da adını veriyor, ve tarihi nedeniyle diğer Avrupa sehirlerinden epey farkli bir dokusu var bence. Speicherstadt&Hafen City Bölgesi zaten Hamburgu unique yapan yer, sanırım kırmızı tuğla görüntüsü bana kendimi çok huzurlu hissettiriyor bu yüzden burayı sorgusuz sualsiz ilk canlı görüşümde cok sevdim, ne tesadüftür ki hem annemlerin evi hem de Emreyle  Oslodaki evimizin dış cephesi tam olarak kırmızı tuğlalarla örülü… 

Bir diğer Hamburg denince herkesin gözünün önüne gelmekte olan yapı büyük bir bütçe ayrıldığı için tartışmalara konu olan  Elbphilarmonie, alt kısmının kentin dokusuyla uyumlugu ve ust dalga kisminin mimari tarz zıtlığı ortaya hakikaten gayet orijinal bir görüntü çıkartmış, içi ve tepesinden Hamburg da görülmeye değer bence. Bir diğer UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almakta olan Hamburglu , Chilehaus gercekten de fotoğrafta çok garip boyutlu çıkıyor, mevcut durumda içinde çeşitli ofisler varmış, giremedik ancak bence insan gözüyle görülmeye değer bir yapı. Sonracığıma diğer bir eşsiz etkileyici yapı St. Nicholas Anıtı  kule kısmı dışında kilisenin büyük bir bölümü 2. Dünya Savaşı döneminde bombalanarak tamamen yok edilmiş, yanılmıyorsam defaalrca yanmış ama bitip kül olmamış, etkilyeyici olan hala muhafaza edilebiliyor ve savaş anıtı olarak ücretsiz bir sekilde ziyaret edilebiliyor olması.

Eminim Hamburg hakkında yazılacak daha çok sey vardır, ama özetle
ülkenin nüfusu en yüksek ikinci şehri olmasına rağmen öyle İstanbul tarzı bir itiş kakış ortamı katiyen yoktu, toplu taşıma gayet düzenli, bir iki sokak ötede İspanyol ve hatta Latin Amerika mutfağını deneyimleyebileceğiniz bir sürü restoran olan Portekiz Mahallesi, birkaç sokak öteye gidince şehrin Red Light District Bölgesi,hoop biraz ilerde kocaman nefes alma ortamı ve bence mevsim ne olursa olsun uğraması gereken bir hadi şehir parkı diyelim Planten un Blomen hop az ilerde Beatlesplatz (Hamburg, the Beatles için de epey önemli bir şehirmiş hatta ve hatta John Lennon`ın I might have been born in Liverpool but I grew up in Hamburg” şeklinde bir beyanı varmış)… Her ne kadar bir sokak ileri iki sokak geri falan diye ifade etmiş olsam da Hamburg gayet kocaman bir şehir, öyle iki günlük bir Avrupa şehri falan hiç değil, biz sadece şehri cok iyi bilen arkadaşlarımız sağolsunlar pek GoogleMaps kullanma ihtiyacı hissetmeden ve vakit kaybetmeden şehri gezdik bölgeleri bu sekilde ifade etmemin sebebi de budur. 



Sonuç olarak, seni sevdim Hamburg, tekrar görüşene kadar kendine iyi bak. Sevgiler ve Cheers 🥂

Bunlar da hoşunuza gidebilir:

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir